20 Kasım 2014 Perşembe

NEDEN 2023 : 1923’de kurulan “Allahsız Devlet”in defterini yüzüncü yıl dönümünde “dürme” hedefi, AKP’nin siyasi kadrosuna verilecek anlamlı bir hedeftir


Neden 2023 diye propoganda yapmışlardı? Vaatler, projeler.. Seçim yatırımı yada parti imajı gibi algılanmasın bu tarih gerçek.

Erdoğan neden 2023 yılını hedef alıyor? Bu hedef, yalnızca Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı  simgesiyle mi açıklanmalı?

Tayyip Erdoğan AKP’nin iktidar vizyonunu birkaç yıl önce 2023 yılı olarak belirlediğinde hemen herkes Erdoğan’ın her zamanki gibi “yüksekten uçtuğunu” düşünmüştü. Olağanüstü bir gelişme olmazsa (ki burası Türkiye, her an her şey olabilir), AKP’nin önümüzdeki genel seçimlerde 2019’a kadar iktidar vizesi alacağı göz önünde bulundurulduğunda, Erdoğan’ın o kadar da “uçmadığı” anlaşılıyor.

 Erdoğan’ın, şehitleştirilmiş imgesiyle başımızda kalması da mümkündür.

 Erdoğan’ın 2023 hedefinin retorikten ibaret değil.2023 tarihi, AKP’nin iktidar misyonunun tarihsel-toplumsal “sınır taşını” belirliyor.


Erdoğan’ın Amerika’yı müslümanlara keşfettiren, Colomb öncesi Küba’da dağın tepesine cami kurduran çiğ (ve palavracı) gerici söyleme tutkunluğu düşünüldüğünde, 2023 hedefinin bu söylemle bağı olduğu tartışılmaz. 1923’de kurulan “Allahsız Devlet”in defterini yüzüncü yıl dönümünde “dürme” hedefi, AKP’nin siyasi kadrosuna verilecek anlamlı bir hedeftir elbette.

Ama Erdoğan’ın 2023 hedefinin retorikten ibaret değildir.
 2023 tarihi, AKP’nin iktidar misyonunun dünyanın tarihsel-toplumsal “sınır taşını” belirleyecek.

Hakkını teslim etmek gerek; 
AKP, neoliberal yeni sömürgecilik programının siyasi krizinden doğdu ve bu krizi çözdü. AKP, kendisinden önceki iktidarların da talip olduğu görev (“Türkiye’deki yeni sömürgecilik ilişkilerinin neoliberal yeniden yapılandırılmasının istikrarlı ve kararlı siyasal-toplumsal yönetimi” görevi) için en uygun siyasi alternatif olduğunu pratiğiyle kanıtladı.

Bilindiği gibi neoliberal programın özü, varolan her şeyi sermayeye dayalı üretimin konusu haline getirmek; Marks’ın “meta fetişizmi” olarak tanımladığı durumu insani varoluşun bütününe yaymak.

 İşte 2023 hedefi, (bugünkü alternatifler içerisinde) AKP’den başka hiçbir iktidarın tamamına erdiremeyeceği bu misyonun sonunu tarihliyor.

Küresel ölçekte örgütlenen kapitalist üretim ilişkilerinin geneli açısından bu sınıra henüz ulaşılmadı. 

Küresel kapitalizmin bu temel ihtiyacı, neoliberal yeni sömürgecilik programları ile karşılanıyor. Neoliberal yeni sömürgecilik programlarının uygulamaya sokulduğu tüm ülkelerde hızlı bir demografik dönüşüm yaşanıyor. 

Türkiye, emperyalizmin dikte ettiği neoliberal kapitalizm modeline mahkumdur. Neoliberal sömürge kapitalizminin toplumsal sınırlarına ulaşılmasından sonra, bu süreçte proleterleşme düzeyi ile uyumlu olmayan son derece cılız bir “yerel sermaye birikimi” üretmiş olan Türkiye kapitalizminin “lig atlaması” mümkün değildir. Dolayısıyla Türkiye kapitalizminin “barbarlık içinde çöküş” dışında bir “neoliberalizm sonrası” bulunmuyor.

İkincisi; proleterleşme süreci segmentsel gelişme gösteren bir süreçtir. Proleterleştirilebilir nüfus grupları, “orta köylülük”, “Kürtler”, “kadınlar”, özel kümeler halinde hedef alınır ve proleterleştirilirler. Proleterleştirilebilir nüfusun diferansiyel kitlesi azaldıkça mevcut proleter kitlesini denetim altında tutmak için de yeni kümeleri proleterleştirmek için daha çok dışlamaya, daha çok güvencesizliğe, daha çok şiddete ve daha güçlü bir siyasi otoriteye ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla, AKP iktidarının “normalleştirilmesi” de mümkün değildir.

Kısacası Erdoğan ve AKP iktidarı Türkiye’yi  bölgesel islam neoliberal kapitalizmini tarihsel sonuna doğru götürüyorlar ve kaçınılmaz bir biçimde onunla birlikte tarihe gömülecekler.


Bizim kuşak Süleyman’ın “hep Başbakan” olmasına engel olamadı ama 2013 kuşağı Erdoğan’ın Reisliğinin sonunu hem görecek hem getirecek kuşak olacak.
2023 Türkiye hedefleri




İstanbul 2023 - Geleceğe hoş geldiniz!



2023 yılında Türkiye uzaya gidecek !



2023 te Uzaydayız



Ak parti Hükümeti  Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılında Dünyanın en büyük 10. Ekonomisi olacağımızı hedefliyor. 

Bunun yanında İhracatımızın 500 milyar dolar, kişi başına ortalama gelirin 25.000 usdl olacağını planlıyor. 2023’ e daha 10 sene var.  

Geçtiğimiz yıllarda Küresel çapta yaşanan Ekonomik krizlerle büyüme hızları düşmüş zengin ülkelerin durumuna bakarak belki Türkiye’ nin bu hedeflerinin şu an içi rüya olduğunu düşünülse de bu civarda rakamlara ulaşabileceğinin bazı şartlara bağlı olduğunu görülüyor.

 Ülkemizde 10 seneyi aşkın  siyasette yaşanan istikrarla birkaç seçim geçirmesine rağmen Ak parti hükümeti ; başta Ekonomi ve Maliye alanında olmak üzere bir çok önemli Reformlara imza attı. Yapısal düzenlemeler yaptı. Uzun vadeli büyümenin istikrarı için bir temel oluşturdu. Bedelini döviz ödeyerek aldığımız petrol fiyatlarının çok çıkmasına rağmen Enflasyonu dizginledi, Faizleri düşürerek daha uzun vadeye yaydı.

 Özelleştirmeleri başarılı şekilde gerçekleştirdi.  2023 hedeflerine nasıl ulaşabilecek diye baktığımızda Hükümetin bu hedefi ancak Üretim ve ihracatı  geliştirmekle yakalayabileceğini  anlıyoruz. Hükümetin son yapılan düzenlemelerle Türkiye’ nin çeşitli bölgelerine verdiği kademeli teşviklerin faydasını 2014 den itibaren görmeye başlayacağız.

Başlanan Barış sürecinin psikolojik olumlu etkisinin  yatırımcıları harekete geçirdiğini gözlemlemekteyiz.Türkiye’nin çok önemli bir sorunu Demokratikleşme, insan hakları ve  yargısal düzenlemeleri konusunda önemli adımlar atıldı.  Toplumun farklı kesimleriyle kucaklaşmaya başlayan Devlet yönetimi görüyoruz. Barış havası zaman zaman bazı girişimlerle (Gezi olayları, bir kısım diğer marjinal gruplar,) engellenmeye kalkışılsa da şiddetli bir barış ortamı talebi var.

Türkiye’nin geçmişte yapılan, yapılmak istenen çeşitli Darbe girişimlerinin artık sorgulanması, yargıya taşınması atılan Demokratikleşme adımları ile artık ülkemizde darbe dönemlerinin geride kaldığını görüyoruz.  Siyasette istikrarla iyi bir yönetimle Ekonomi’de sıçrama yapabilme altyapısının çok önemli şartları yerine gelmiş görünmektedir.

Değerli Türk Lirasının son zamanlarda dalgalanmasıyla 2 lira civarındaki TL nin ihracata olumlu bir katkısı olacağı şüphesizdir.
Müteahhitlik sektörü, Otomotiv, Tekstil, Petrokimya, Demir çelik sektörünün önümüzdeki yıllarda lokomotif olarak Dış Ticaret gelirlerini artıracağı  görülmektedir. Hizmet sektörü şu an fark edilmese de, Turizm sektörü ile beraber önemli döviz getiri kalemler olacaktır. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmada Enerji üretiminin artması ve ucuzlaması çok çok önem taşıyor.

Enerji de 10 yılda 2 katına yakın büyüme olmasına rağmen halen yeterli olmadığı fakat yeni yatırımların devreye girmesiyle (Nükleer Santral dahil) esas itici bir hale gelmesini hep beraber göreceğiz. Enerjide yerli kaynakların (Rüzgar, Güneş, Hidro elektrik santralleri) devreye girmesiyle de Cari açığımızı düşürücü etkilerini  yaşayacağız.

Savunma Sanayinde yerli üretime  ağırlık verildi . Ar-Ge nin önemini yeterince anlaşılıp harekete geçildi ileride önemli bir ihracat kalemimiz olacağına inanıyoruz.

Kent ve toplu Konut projeleri, Kanal İstanbul, 3. Köprü,  3.hava limanı, İzmir-İstanbul oto yolu,  Liman projeleri, Marmaray, 2.tüp geçiş ve benzeri  daha bir çok önemli projelerin lokomotifliğinde Türkiye önümüzdeki yıllarda hatırı sayılı büyüme içinde olacaktır. İlaveten  Özel sektör yatırımları, doğrudan Yabancı  yatırımları artarak devam edecektir.

Cari açık bir müddet daha yüksek gitse de finansmanında önemli sorunlar yaşanması beklenmemektedir..
Dünyanın krizle boğuştuğu, Zengin ülkelerin sıkıntılı ve büyümediği bu dönemlerde  Türkiye’nin hedefleri ulaşılabilir görünmektedir.

Bu hedefe ulaşmak için  ihtiyacımız olan en önemli şey Siyasette istikrar, Barış ve Huzur ortamıdır.

Bunun sağlamak ise Halkımızın Demokrasiye inancıyla olacaktır.  Siyasi partiler Ülkemiz ve Halkımızla ilgili projelerini hazırlayıp  halka sunacaklardır. Halk da sandıkta gerekli yetkiyi vererek  Yöneticilerini seçecektir.

Burada Asıl olan Halka hizmet olacaktır


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder